13 Nisan 2016 Çarşamba

Hayri ve Sınavları

Esas oğlanımızın adı Hayri’dir ve tüm olaylar Hayri’nin başından geçmektedir. Bu keder ve gam dolu hikayeyi ise hayatının her anında Hayri’nin yanında olan ve tüm işini gücünü bırakıp Hayri’nin ne yaptığını, başından neler geçtiğini, ne düşündüğünü, neler söylediğini yazan Hayri’ye çok ama çok yakın birisinin not defterinin elime geçmesi ile birlikte aktarıyorum. Aynen şunlar yazıyor;

Hayri 26 yaşında, civa gibi bir delikanlıdır. Hayatı herkes kadar normal bir şekilde geçmektedir. Herkesin olduğu gibi elbette Hayri’nin de bazen bir takım sorunları oluyordu. Bunların en başında Hayri’ye göre sınavlar geliyordu. Sınavları hiçbir zaman sevmedi ve hayatı boyunca girdiği tüm sınavları kaybetti. Bu gelenek (Hayri bir süre sonra sınavları geçememesini kendince gelenek haline getirmiş kaldığı her sınavdan sonra ellerini havaya kaldırarak gelenek bozulmadı diye bağırarak stres atmaya çalışırdı) Hayri henüz 10 yaşındayken başladı. Girdiği ilk sınav olan bursluluk sınavını kaybetti. Daha sonra bu sınava yenileri eklendi: oks, polis koleji, askeri lise, harp okulları, üniversite, ehliyet vs. vs. Bir süre sonra her genç gibi Hayri de hayatın kendisine acımasızca davrandığını söyleyip isyan ve öfke kusmaya başladı. Hayri kendi kendine bu olayı takıntı haline getirmişti ve bir gün hiç beklemediği bir anda öldü. Hayri’nin son sözleri kendisine çarpan şoföre şunlar olmuştu: “seni ehliyet sınavından geçirenin ta …” ta’dan sonrasını getiremeden hayata gözlerini yumdu.

Hayri, benim birlikte vakit geçirdiğim tek insandı Hayri ölünce bende onunla ölmüş oldum. Diğer dünyaya gittiğimiz zaman bizi kimin karşıladığını az çok tahmin edebilirsiniz. Ben büyülenmiş ve olanlara inanamıyordum Hayri ise hala öfkeliydi ve karşısında durduğumuz o anda sanki Hayri ölmemiş gibi hayatına devam edebiliyordu. Hayri en nihayetinde bir insandı ve her insan gibi onunda yaşadığı hayatta kusurları vardı bunu o da biliyordu. Artık öldüğüne göre yaptığı hatalarının bedelini ödemesi gerektiğini söylenince artık Hayri’yi ben bile tanıyamaz olmuştum 26 yılın en büyük isyanını o anda kusmaya başladı. Sanırım Hayri ona verilen (ki açıkçası çokta uzun olmayan bir süre) cezayı kabul etmiyor sanki bu işi de bir sınavmış gibi değerlendirip buna göre davranıyordu ve yine bir sınavı geçememiş gözü ile bakıyordu. Şahit olduğum manzara tam olarak şunlar: 
Hayri ellerine havaya kaldırarak bağırmaya başladı;

“İşte bu be işte bu gelenek bozulmadan devam ediyor yaşasın!”

“Pardon anlamadım?”

“Gelenek diyorum gelenek! Yine her zamanki gibi devam ediyor çizgimden hiç şaşmadan yolumdayım seriye bağladım!”

“Galiba biraz heyecanlandın.”

“Yoo hayır ne heyecanlanması canım artık bu başıma gelen bir milyonuncu hadise bunun heyecanı kalmadı.”

“İyi misin?”

“Hmm bir düşüneyim ee evet hatta şahaneyim yine beceremedim yine kaldım yani evet tam benim yapacağım bir şeye benziyor o yüzden evet iyiyim.”

“Haa anladım hayattaki sınavlarından bahsediyorsun anlıyorum ama oysaki sınavlarda ki başarısızlığın senin sınavındı biz seni böyle test ettik Hayri.”

“Nasıl yani anlamadım?”

“Herkesin hayatında maruz kaldığı bir sınav vardır kimisini parayla kimisini parasızlıkla test ederiz senide sınavlardaki başarısızlığınla test ettik bu kadar.”

“Özür dilerim ama yine anlamadım.” (Hayri burada bana çok sinirli gözüktü)

“Sınavlardan kalmana şaşmalı cidden nesini anlamadın yahu senin sınavın, sınavlardan başarısızlıktı seni böyle sınadık bakalım her başarısızlıktan sonra ne yapacaksın kendini kontrol edebilecek mi dedik.”

“Ama birazdan cehenneme gideceğim.”

“Evet.”

“Yani yanlış anlamadıysam şöyle siz beni sınavlarda başarısız olmam ile ilgili bir testte soktunuz değil mi?”

“Kesinlikle.”

“Ve ben hayatım boyunca girdiğim tüm sınavlardan sıfır çektim?”

“Yani inan bu kadarını biz bile beklemiyorduk ama aynen hepsinden sıfır çektin.”

“Yani aslında başarısızlığım benim başarım oldu yani aslında en önemli sınavı diğer sınavlardan kalarak vermiş oldum öyle değil mi?”

“Bir bakıma evet.”

“O zaman niye beni cehenneme gönderiyorsun? En büyük sınavı geçmedim mi? Yani istediğinizi yapmadım mı? Daha ne yapmam gerekiyordu sağlık ocağının yaptığı kan testinden de mi kalsaydım?”

 “Şeyy yani… E peki diğer yaptıkların ne olacak?”

“Nasıl büyük sınavın yanında bir de onlar sayılıyor mu?”

“Tabii bir nevi quiz gibi düşün onları.”

“Yani büyük sınavı vermem tek başına yeterli olmuyor öyle mi?”

“Ne yaparsın hayat işte her anı bir sınav eheh.”

“O zaman büyük sınavın ne önemi var? Farkında mısın bilmiyorum ama kim milyoner olmak isterden de elendim bari büyük sınavın bir önemi yok en azından onu geçmeme izin verseydin 3-5 bir şeyler alırdım.”

“Evet kim milyoner olmak isterde bir an ben bile şüpheye düşer gibi oldum ama sonundan çizginden çıkmayarak sana olan güvenimizi pekiştirdin.”

“Ve şimdi cehenneme gidiyorum.”

“Maalesef evlat.”

“Hayatımın sınavını verdim ama yine de cehennem.”

“Orayı yapmak için çok uğraştık hadi ama en azından bi gör.”

“Tamam,tamam nasıl istersen gidip orayı göreceğim madem uğraştınız gidip göreceğim. Kabul, kabul ediyorum.”

“Yalnız son olarak seni bir sınava sokacağız ardından da kısa bir mülakatımız olacak ona göre ya birinci yada ikinci katta ağırlayacağız seni.”

“Tabii ne demek hemen yanımda 2hb yumuşak uçlu kalemim ve tersten okunmuş şekerlerim var hemen yapalım.”

Hayri’nin hayatının yazılı olduğu bu not defteri sırt çantamın arka gözünden çıktı. Oraya nasıl ve ne ara girdi hiçbir fikrim yok.
                                                                                                                         SÖVGÜLERLE



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder