(Kibar konuşan Jean Jacques, laz şivesi ile konuşan Temel,
Hollywood aksanı olan James.)
GÜNÜMÜZ
-Hayır onu öldürmeyeceksin değil mi? Hadi ama bu kadar aptal
olamazsın bırak şu lanet silahı bırak seni aşağılık herif böyle anlaşmamıştık
seninle.
-Kapa çeneni bunun olacağını çok iyi biliyordun başından
beri isteğin buydu şimdi mi vazgeçiyorsun korkak.
-Lanet olsun sana Jean Jacques sadece lanet olsun.
6 YIL ÖNCE
Bir İngiliz, bir Fransız, bir de Temel tıp fakültesinden
henüz yeni mezun olmuşlar ve insanların hayatlarını kurtarmak için adeta can
atıyorlardı.
7 YIL SONRA
-Haçen sen bu uşağı firdun ama o benice tam ölmemiştir uy
haçen daaa!
-Sen ne diyorsun aziz dostum? O puslu Manhattan akşamında Le
Bernardin’in arka kapısında ölürken gözlerime nasılda öfke, kin ve nefret ile
baktığını hatırlıyorum. Bu bakış ölü bir adamın bakışıydı. İnan bana temiz
yüzlü yoldaşım ben bir çok insan öldürdüm bu bakış o bakıştı.
-Uuiyyy çenden korkulur daaa hele de bakaayim bana kaç adam
öldürmüştun?
-Tanrının istediği kadar dostum… Tanrının…
4,5 MİLYAR YIL ÖNCE
Çok büyük bir patlama oldu.
4,5 – 0,5 YIL SONRA
3 sıkı dost için gün her zamanki gibi yoğun başlamıştı New York
trafiği her zamanki gibi yeniden felç olmuştu üstüne üstük 7. Cadde de
kanalizasyon çalışması vardı bu yoğun günü kanalizasyon kokusu daha da bir
çekilmez yapıyordu. Bu zor günde 3 arkadaş fena halde stresliydi çünkü
eğitimlerinin sonuna çok yaklaşmışlardı artık her şeyin bitmesine tek bir
sınava kalmıştı. Bu stresli günde Temel kendisini biraz rahatlatması için mp3
çalarından kolbastı açıp küçük el ve ayak hareketleriyle kolbastıya eşlik
ediyordu.
2 AY ÖNCE
-Uşahum bu kolbastıya bayılıyorum uyyy haçen daaa
-Temel, bence bu kadar abartılacak bir şarkı değil.
-Lanet olsun bu lanet olasıca müzikten nefret ediyorum
anladınız mı? Ahh kahretsin tanrım biri şu kahrolası müziği kapatabilir mi?
-Tamam uşağum tamam ne kızıyisin anlamayrum tamam kapaturuk.
2 AY SONRA
-Kahretsin!
-Ne oldu James?
-Şu müzik beni daha da geriyor. Aşağılık, otobüste bile bu
berbat şeyi dinliyor. Tanrım.
-Aslına bakarsan James beni de ziyadesiyle geriyor hatta
ruhumu huzursuzlaştırıyor.
-Hey dinle bak sana ne diyeceğim. Yaklaş ahh evet dostum
işte tam böyle yaklaş. Şu müzikten kurtulmaya ne dersin?
-Peki bu nasıl olacak James?
-Temel’i öldürücez!
GÜNÜMÜZ
-Neden böyle söylüyorsun James planımız bu zevksiz lazı
öldürmek değil miydi? Ne değişti ha? Ne değişti?
-Bak dostum senin bu kadar ciddi olacağını hiç düşünmemiştim
tamam mı bence bu işi burada bırakmalıyız! Onu öldüremeyiz!
-Hayır benim zayıf arkadaşım hayır… Bugün bir kişi ölecek! Tanrı
bunu istiyor! Tanrının isteğine karşı mı çıkmak istiyorsun? Sen de mi
günahkarlardan olacaksın yoksa?
-Sen… Sen… Seni artık tanıyamıyorum Jean bu sen değilsin
tamam mı! Sen bu kadar acımasız olamazsın lanet olası. Tanrım bana yardım et!
James dizlerinin üzerine çökmüş, içinden sadece tanrıya
yalvarıyordu, gözleri kapalı halde tüm bu olanları bir rüya olmasını istiyordu.
Birden ensesin de bir soğukluk hissetti, yavaşça gözlerini açtı ve karşısında
Temel’i gördü. Temel ona bakarak ağzındaki sigarasını yaktı, James yeniden
yavaşça Jean Jacques’ya baktı elinde 9.99 mm’lik bir smith wesson tabanca ile
ona bakıyordu. Hayat durmuştu her şey o kadar sessizdi ki James bu sessizliği
bozmak için çığlık atmak istiyordu ama sesi boğazında düğümlendi. O anda bu
sessizliği sadece silahın patlama sesi bozdu. PAAT!
1 AY ÖNCE
Temel güne nedensiz bir neşe ile başlamıştı. Erkenden kalkıp
ev arkadaşlarına kahvaltı hazırlamak için markete doğru yola çıktı ve
alışverişini yaptı. Tam dönerken apartman dairesinin karşısında ki büfeden bir
Fransız gazetesi aldı. Neşeli bir günde dostu Jean Jacques de neşelendirmek
için. Merdivenleri çıkarken gazeteye biraz göz gezdirdi ve gördüklerine inanamadı
gazetede Jean Jacques resimleri vardı… Akıl hastanesinden 3 hemşireyi ve 1
hasta bakıcıyı öldürürken ki resimleri ve lise mezuniyet resimleri. Temel
gördükleri karşında şaşırmıştı ve bunların gerçekliği sorgulamak için hemen Jean
Jacques yanına gitti.
-Jean uşağım bu resimler neyin nesidir? Bi anlat bakayum
şunları bağa.
-Temel, kıymetli dostum ben bir akıl hastasıyım ve Fransa da
4 kişiyi öldürüp fırsat bu fırsat diyerek fırsatlar ülkesi Amerika’ya geldim.
Hem bir deli ve hem de bir katilim cesur dostum.
-Seni çok iyi anlayurum uşağım.
-Beni anlayamazsın Temel.
-Hayır anlarum daa çünki haçen ben de senin gibi çeldim ha
buraya.
-Ne? Ne dedin sen? Sen de mi benim gibisin?
-Evet uşağım evet!
-O zaman hadi bunu kutlayalım dostum.
-Ne yapacağuk?
-James ile seni öldürmek için bir plan kurduk ama bu planı
biraz değiştirerek James’i öldürmek için kullanabiliriz ne dersin?
-Tamamdur uyy haçen daaa….
ŞİMDİ Bİ SANİYE ŞEYDEYİZ ŞİMDİ EEEE HANİ BU TEMEL İLE FRANCO
JAMES’İ ÖLDÜRDÜLER YA SONRA 1 YIL İLERİ ALDIK ŞİMDİ DE ÖLDÜRDÜKLERİ ANDAN 7
SAAT İLERİ ALI…. BAŞLARIM ULAN BÖYLE İŞE NE BİÇİM BİR ŞEY OLDU BU BÖYLE KAFAM
KARIŞTI ADAM AKILLI Bİ HİKAYESİDE YOK ZATEN NASIL İŞ LAN BU AAAA YETER QUENTİN
TARANTİNO FALAN OLMUCAM BEN YAPILACAK İŞ DEĞİL AGA YOK HADİ BİTTİ BERBAT BİR SONLA
HATTA SONSUZ BİTTİ MAL GİBİ BİTTİ! İŞTE BUNLAR HEP YAZARKEN KATTY PERRY
DİNLEDİĞİM İÇİN OLDU ABLAMIN BİLGİSAYARINDA ADAM AKILLI GİBİ ŞARKI YOK Kİ BEN
NE YAPAYIM HOOOFFFFF. YOU WERE GONNA
COME TO ME, ARE YOU READY FOR READY FOR, A PERCEFT STORM MI NE ÖYLE BİŞEY İŞTE.
SÖVGÜLERİMLE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder