1 Mart 2015 Pazar

Bakiye Çıkmazı

Başlıyoruz….

Her zamanki gibi erken uyandım. Gözümü açar açmaz kunduralarımı giyip mutfağa doğru gittim arkama dönüp kapıya baktım. Sessiz çok sessiz ve sakin bir gün olacağı belliydi. Delirdim.

Kumar borcum olmadığı için kimseden kaçmamın da bir anlamı yoktu. Olması gerek. Derhal paltomu üzerime geçirip SultanGazi’ye giden 121T’ye bindim. Akbilimde 4,75 kuruş kaldı sinirden dişlerimi sıktım. 2,5 saat süren yolculuğun tamamında orta kapının girişinde ayakta bekledim bu beni yormuştu soluklanmak için kirli sakalı olan şapkalı adamın yanına oturdum. Telefonunda Hande Yener dinliyordu. İçimden kesin bu adamında kumar borcu var o yüzden SultanGazi’ye gidiyor dedim. Yolculuk uzun ve sıkıcıydı otobüs ağzına kadar dolmasına rağmen şoför ısrarla yolcu almaya devam ediyordu tekrar sinirden dişlerimi sıkarak kirli sakallı şapkalı adamın kulaklığının birisini aldım. Hande Yener azgın bir atı bile bence sakinleştirebilir yada saçmalatabilir.

SultanGazi de sıradan bir gün böyleymiş.
SultanGazi güne her zamanki gibi başlayıp başlamadığını bilmiyorum çünkü daha önce hiç gelmemiştim. Neden mi? Güzel soru. Çünkü daha önce hiç kumar borcum olmamıştı. Yoldan geçen bir kadın iğrenç bir çığlık atarak bana kumar borcum olup olmadığını sordu bende kendimden emin bir şekilde olmadığını söyledim bunun üzerine burayı derhal terketmem gerektiğini aksi halde bir paradoks yaratacağımı söyleyince haklı olduğunu anladım. Uzay zaman kavramında yeni bir solucan deliği açmanın sırası değildi hemen taksiye binerek Kuyubaşına gittim. Yapacak çok işim vardı nereden bir kumar borcuna girebilirdim ki bu tertemiz masum şehirde. Kafam bir türlü çalışmıyordu. Sanırım yapamayacağım diye korkmaya başladım.

Eve geri döndüm. Mutfağa gidip kapıya baktım bir hışımla kendimi caddeye attım canım çok fena simit çekiyordu. Vapura kadar koştum. Akbilimde 3,65 kuruş kaldı öfkeden dişlerimi sıktım. Karşıya geçmeyeli uzun zaman olmuştu. Vapurda hiç simitçi yoktu sadece nane şekeri satan bir adam vardı. Baş dönmesine, mine bulantısına iyi geliyormuş. Elbette aldım. Karşısı soğuktu yürürken üşümeye başladım dişlerim birbirine vuruyordu. Simidi bir kafede yedim. Hava iyice bozdu, rüzgar şiddetini arttırdı. Vapur seferleri iptal oldu. Duygulanmak istesem de bir türlü başaramadım. Metroya bindim. Akbilimde 3,20 kuruş kaldı. Sakindim çünkü metroları seviyordum. Mecidiyeköyde olmak insana herhangi bir şey hissettirmiyor bu yüzden size detay vermemin bir manası yok. Karşıya geçmek için metrobüse doğru yürüdüm hava hala soğuktu paltomu çeneme kadar çektiysemde üşememe bir türlü engel olmadım neyse ki metrobüste 200 kişi olacağımız için biraz ısınabilecektim. Akbilde 2,10 kuruş kaldı. Derin bir nefes çekip sakinleştim. İndiğimde hava kararmaya başlamıştı. Karanlıkta yürümekten pek hoşlanmam ama ileride dikkatimi çeken bir dükkan gördüm oraya gitmek için can atıyordum ve gittim. Hoş bir bayan beni karşıladı paltomu alıp oturacağım yeri gösterdi. Çay içmek isteğimi söyledim bunun üzerine bayan dükkanında sadece yün ve kumaş olduğunu söyledi aşağılık kahpe beni olmayan kedim için yün tomağı almaya zorluyordu. Mecburen aldım. Saat baya ilerlemişti eve dönmek için otobüse atladım kalan bakiyem 1,00’dı tam rakamı görünce biraz rahatladım ve yumağı sıkmaya başladım. İçimi gıdıklayan bir his yaratıyordu. Doğrusu hoşuma gitmişti. Apartmanımın girişinde bir adam bana durduk yere bir bahis teklif etti. Bahsimiz Meksika da hangi dilin konuşulduğuydu ben Meksikacayı savunuyordum karşımdaki gizemli adam ise İspanyolcayı hemen internetten baktık. Kaybetmiştim. Adam bahsin koşulunu yerine getirmemi aksi halde beni darp edeceğini söyledi benden istediği tutar oldukça fazlaydı ödeyemeyeceğimi biliyordum düşünmeye başladım.


Birden farkına vardım ki benim artık bir kumar borcum vardı. SultanGazi’ye gidebilirdim nihayet. Gizemli adamın dikkatini dağıtarak doğrudan durağa doğru koşmaya başladım. Gizemli adam peşimden geliyordu ama beni yakalamasına imkan yoktu. Hemen otobüse atladım ama bir felaket ile karşılaştım. Bakiyem yetersizdi. SultanGazi’ye gitmem için 1,10 kuruşa ihtiyacım vardı akbilimde ise 1,00 kuruş vardı. Öfkeden dişlerimi sıktım, sıktım ve sıktım.

                                                                                                       Sövgülerimle

*belki devamı gelir belkide gelmez bu işler hep nasip, kısmet.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder