13 Haziran 2013 Perşembe

Bir Efsane Bitti 2

>Efendim hemen ilk yazmın kaldığı yerden devam etmek istiyorum. Dedim ya son sınıf geldi ve son sınıf olduğunu hissettirdi gerçektende hissettirdi. Neden mi? Hemen anlatıyorum. Okulun daha ilk haftasındaydık kulağımıza çeşitli dedikodular geliyordu derken kendimizi (yani sayısal sınıf erkekleri) müdür yardımcısının odasında bulduk. Bizden sınıf değiştirmemiz isteniyordu. Rüşvet olaraksa baklava vardı. (gerçektende baklava vardı hatta sonra biz onları mideye gömdük soğuk su niyetine.) Neyse fazla uzatmayayım sonuç olarak ben ve at beyinin sınıfı değişti ve bize ek olarak da yeni gelen "babamın parası" ve "the imam" katıldı.

>Yeni sınıfımıza uyum sağlamamız sanırım yaklaşık bi 15 saniye sürdü çünkü biz öyle insanlardık. (hayır canım ortalık orospusu demek biraz ağar kaçar sıcakkanlı diyelim biz ona) Sıcakkanlı insanlardık. Tenefüslerde ekibin yanına gidip yine takılmacalar falan filandı ama bi boşluk oluyordu bu boşluk yılbaşı gecesi dolduruldu.

Yılbaşı

yılbaşı gecesi isimli tablo
>İşe Karacabey sokaklarında 106 ekran LCD taşıyarak başlamıştık ps oynayıp kafayı buluyorken içecek stoğumuzun tükenmesi üzerine ben, at beyi ve babamın parası beraber markete gidiyorduk giderken yol üstünde müthiş bişey yaptım: pembe kustum. Evet nasıl oldu tam bilmiyorum ama pembe kustum. Sanırım çok sıcakkanlıyım ondan olsa gerek.... Yooo o zaman da yine pembe sıçmam gerekiyo.... Neyse marketten bir tane cep vodkası alıp "kodumunların" evine giderken yolda babamın parası biraz içine çekme suretiyle içti eve geldiğimiz de ise herkes biraz çekip bitirip boş şişeyi babamın parasına verdik. İçmediğini sanan babamın parası: " ben onu babamın parasıyla almıştım laan!" diyip saldırmaya yeltendi. Tabi onca adama yetemiyeceğini anlayınca evden kaçmakta buldu çareyi. Saat 02.00 civarında 5 adam 1 sarhoşu aramaya koyuldu. (biz değildik şşşştt çaktırma) Neticede bulamadık. Eve döndüğümüzde kanepede sızmıştı ! Bizden önce gelmiş bide sızmıştı ! Kaldırıp biraz (çok değil biraz) tartakladık ve tekrar ps oynamaya devam ettik. Gecenin sonuna doğru ise ben ve at beyi tekrar kusarak (pembe değil. gerçi bi rengi yoktu bu sefer) finali yaptık. İşte, biz yeni yıla oyun oynayarak, içerek, kusarak ve yollarda sarhoş arayarak geçirdik. Yılın geri kalınıda hemen hemen böyleydi.

>Birde bunun gibi 14 Şubat vakası var ama anlatılacak gibi değil onu sonra ben sana özelden yazarım. Oldu hıhı tabi.

>Yeni yıla biraz hızlı bi giriş yapmıştık. Okul dersler pek bi önemli değil gibiydi önemli olan ise saklı bahçe, bahçeli kahve, nerde ulan bu kahve veya adı neyse heh işte oraya öğle araları gidişimizdi.

Berber Volkanın Karşısında ki Kahve

>Kahvenin adı ile ilgili onlarca rivayet var hangisine inansak bilemedik. Yıllarca benim tarafımdan inkar edilmiş, görmezden gelinmiş, "hadi be orda kahve mi olur?" denmiş bi kahve. Gidince içinden çıkmayacağınız bi kahve. Denendi ve onaylandı. Okulda öğle arasına yakın bir zamanda sınıf hararetli bir tartışmanın içindeydi: Öğle arası nerde yemek yicez??? Atılan bir çok fikir mantıklı gelmemişti. Börek yemek istiyorduk ama böğrekçide değil. Yanında çay sigara yapmak istiyorduk ama cafede değil. Kara kara düşünürken işte bu kahve geldi at beyinin aklına. Ben, the imam ve at beyi yola koyulup gittik. Çok güzel yedik içtik ama kalkamadık. Olmadı. Her ne kadar denesekte bir türlü başaramadık. Bizde kaderimize boyun eğip canımızın sıkılmasını bekledik. Canımızn sıkılınca okuldan çantaları aldık saat 17.00 civarı olması lazımdı çünkü okulda kimse yoktu. Hadi bir kere böyle kaçamak olur dedik ama bu iş artık haftada 1 rütine binmişti. The imam kendini bozdu kahveye çırak olarak girdi, at beyi kollarımda öldü ve evet ıssız acun kaldu....

>O kahveye gitmek çok hoşuma gidiyordu ne yalan söyleyim. Tamam, o zaman şimdi biraz ciddi konulara gelelim ben, at beyi ve the imam o zamana kadar hiç adam akıllı dayak yememiştik. İçimizde kalmıştı ama yemek de istemiyorduk o gece yani balo gecesi birbirmizi dövdük hemde çok güzel bi şekilde.

Fight Club

>Akşam Çınaraltı kafede the imam ve at beyiyle sohbet ediyorduk. Telefon çaldı arayan ateist ülkücü reisdi. Çok geçmeden o da geldi. 4 kişi muhabbet sohbet ederken Karacabeyin taaa ucu olan Kültür parka gitmeye karar verdik. Canımız çok sıkıldı. Öyle böyle değil yapıcak hiç ama hiç birşey yoktu. Ne yapsak diye düşünürken aklımıza daha doğrusu bu sefer benim aklıma bu geldi. Yabancıdan yiceğime sizden yiyeyim dedim. İlk başta pek ciddiye alınmayan bir iki vuruş çıktı ortaya sonra işler kızıştı çat-çut kemik sesleri (böyle diyince aklıma kenan komutan geldi "top sesleri mermi sesleri, alla ekber alla ekber" ) derken sonlara doğru sıra bana gelmişti the imamın çenesine bi öpücük kondurucaktım ama "şakaaa" diyerek hiç beklemediği bi anda karnına kondurunca aramızdan bir kaç dakikalığına ayrıldı. Yalan yok çenem hala biraz sızlıyo.

sübliminal sabun



>Eh işte lisenin son sınıfı böyle geçiyordu sınav umrumuzda pek değildi halimiz ortadaydı çok takmıyorduk. Biraz daha eğlenmeye ve biraz daha birlikte vakit geçirmeye çalışıyorduk. Her ne olursa olsun sanırım pişman olmadığım şeyler yaptım lise hayatım boyunca. Güzel günlerim oldu, güzel arkadaşlarım keşke hiç bitmese en azından bi kaç sezon daha çekilse diyorum. Sonuç itibariyle ana fikri: Lise güzeldir, lise arkadaşlığı ondan da güzeldir olan yazı dizimin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bu yazımı tüm soğuk, iğrenç espiriler yapan, arka sıralarda oturan, yerinde duramayan, kopya çeken, kopya çektiren, yere tükürmeyen ve osurunca osurmamış numarası yapan insalara armağan ediyorum iyiki varsınız!




                                                                    THE END

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder