6 Eylül 2014 Cumartesi

Bu Adamlar Fazlasıyla Komik

Benim güldüğüm, sizin de gülebileceğiniz hatta belki de güldüğünüz bir takım insanları bu yazıda sizinle paylaşmak istedim. Açık ve net bir biçimde bu adamların (evet hepsi gerçek manada adamdır) ben de yerleri ayrı. Çok gülüyorum efendim bunlara öyle böyle değil. Her birine ayrı ayrı imreniyorum. Eğer bu yazıdaki adamları veya adamı tanımıyorsanız şiddetle tanışmanızı öneriyorum emin olun pişman olunacak bir şey yok.






1)      Mihail Zoşçenko

Rus mizahının önde gelen isimlerinden olan Zoşçenko hayatı boyunca çeşit çeşit mesleklerde çalışmış en sonunda yazarlıkta karar kılmıştır. Yazdığı hikayelerde gayet sade bir kullanması bu beyefendiyi daha da bir çekici kılıyor. Normal Rus edebiyatında göreceğiniz affedersiniz kol gibi kitapları, sayfalarca betimlemeler yok. Gayet basit ve bir o kadar da etkili kullanıyor cümleleri.
Hikayeleri genel olarak Rusya’yı ve Rusya’daki yaşamı anlatıyor. Ara ara Avrupa’ya da veriştirmeyi ihmal etmiyor. Çeşitli mesleklerde bulunmasından dolayı hikayelerinde iş hayatından, işçilerden, geçimden, patronlarından veya çevresinden bahseden bu beyefendi beni gayet keyiflendiriyor.
Favori hikayelerim: Çarın çizmeleri ve Aristokrat kadın.


2)      Woody Allen

Yazdığı kitaplar, sahnelediği oyunlar, çektiği filmler…. Bu adam çok başka bir şey.
Woody Allen tarzı diye bir şey var zaten en başında, öyle çektiği filmler falan değil! Dağınık saç, kadife pantolon, kalın çerçeve gözlük yahu çok başka çok! Aşmış gitmiş.
Daha çok filmlerinden tanıdığım bir NY beyefendisi. Filmlerinde genelde absürt hikayelerden meydana gelen sonu son olmayan, sanki bitmeyen, bitmesin biraz daha dedirten abimiz. Hemen hemen her konu ile ilgili affetmeden dalga geçebilen, eleştiren yanı Woody’i efsane kılıyor. Politika, entelektüellik, inanç, ekonomi gibi konuları hiç affetmiyor direkt olarak çakıyor.
Filmlerinin en sevdiğim yanı aşırı absürt olayları izleyiciye aslında hiç absürt değil bak pekala ne kadar da mantıklı, neden olmasın ki dedirtebiliyor olması. Herhalde bu kadar zayıf, çelimsiz ve takıntılı başka birine hayran olunmaz olunamaz. İleride bir İstanbul filmi bekliyoruz kendisinden.


3)      Aziz Nesin

Yerli mizahın en önemli isimlerinde biri olan Aziz Nesin beni ilk defa bir yazı ile kahkaha attırtan yazardır herhalde. Yerli olmasından mı kaynaklanıyor bilmiyorum ama yazıları bizi anlatıyor. Yani bizi derken direkt bizi değil bizim başımıza gelen olayları anlatıyor.
Hikayelerinde genel olarak Türk insanının yaptığı çakallıktan bahseden Nesin adeta bizi bize anlatıp kim bu gerizekalı diye sordurtuyor. Yazdığı hikayeler, değindiği konular ne anlatsak az bu beyefendiye. Yalnız bir tek kötü eleştirim var. Kalemi bu kadar ustaca kulunlan bir yazar neden sadece sanatıyla politikaya değinmek varken bunu açık seçik yapar anlamıyorum doğrusu. Ama yinede beni gülmekten ağlatan adamdır. Hatta o kadar ki bazı hikayeleri filmlere konu olmuş büyük yazar. Seviyoruz, sayıyoruz kendisini.


4)      Oğuz Aral

Oğuz Aral varken bana kimse Yiğit Özgür, Erdil Yaşaroğlu, Selçuk Erdem, Özer Aydoğan falan demesin. Çünkü bu memlekete karikatürü getiren, insanların karikatürü tanıtan adamdır kendisi.
Yaptığı mizah tam anlamıyla mizahtır. Yani çizerek bir memleketin derdini memleket insanına anlatmak hele ki bunu belli etmeden sakin sakin yavaş yavaş yapmak kolay olmasa gerek. Önceleri bir gazeteye ek olarak çizmeye başlayan pek muhterem beyefendi daha sonra kurduğu GIRGIR dergisi ile şaka değil tam 500.000 tiraja ulaşarak tüm dünyada en çok okunan 3. mizah dergisi yapmıştır.
Oğuz Aral’ın karikatürü halka indirmek, halkla tanıştırmak gayesi yine onun döneminde onun sayesinde gerçekleşmiştir. Avanak Avni kaç senelik bir macera olmasına karşın bugün hala tanıyorsak ve gülüyorsak bu büyük bir başarıdır.
Ayrıca Oğuz Aral bu günlerde de hala kullanılan amatör günlerinin bulucusudur. Amatör günü ne midir? Hemen anlatayım. Amatör günü dergilerin haftanın belli bir gün belirledikleri ve bu günde gelen genç, amatör çizerlere yardım ettikleri gündür. Yani Leman, Lemanın içinden Penguen, Penguenin içinden de Uykusuz’un kurulması bu sayede gerçekleşti. Netice Yiğit Özgür de, Erdil Yaşaroğlu da, Behiç Pek de amatördü.
Avanak Avni’nin babası, GIRGIR’ın kurucu Oğuz Aral bana göre yerli mizahın açık ara en iyisidir. Bu arada gereksiz taramalardan kaçınmaya devam!


5)      Thomas Cathcart & Daniel Klein

Hadi itiraf edelim ölüm en çok korktuğumuz bizim acı gerçeğimiz. Hatta ondan o kadar çok korkuyoruz ki ölümü neredeyse hiç düşünmüyoruz bile. Ölüm bu kadar korkutucu olmasına rağmen bu beyler ölümü bizlere çok komik bir olaymış gibi anlatıyor anlatmaya devam ediyor.
Normalde ismini hatırlamadığım bir üniversitenin (Harvard olabilir) felsefe hocaları olan bu beyefendiler ölüme kafayı takmış durumdalar. Bu kadar korkunç bir olay karşısında istiflerini hiç bozmadan düşünce şekilleri ile beni güldürebiliyorsalar vallahi helal olsun.
Thomas Cathcart ve Daniel Klein’i ‘Niçe Öldü Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu’ adlı felsefespri kitabı ile tanıdım. Ölümden korktukları için bu kadar irdelediklerini söyleseler de pek de korkmuşa benzemiyorlar. İşin iyi tarafı kitabı okuduktan sonra sizde de bir rahatlama oluyor. Yani yolda yürürken kafanıza bir ornitorenk düşeceği korkusu ortadan kalkıyor.
Zamanında bu ikilinin bir fıkrasını da paylaşmıştım diye hatırlıyorum.
Bu beyefendileri anlatan tek söz sanırım “Azrail bile ayağıma gelecekse sen neyin tribindesin” dir.


6)      Simon Amstell

Hani elin yabancı memleketinde gördüğümüz çok hoşumuza giden ama bizim memleketimizde olsa hemen dışlayacağımız, karalayacağımız, kötüleyeceğimiz işler vardır ya hah bu beyefendi tam olarak bu işi yapıyor.
Aykırı olayları bize anlattığı dil ile dinletmeyi sağlayan hatta hadi canım sende dediğimiz olayları düşündüren pek maharetli komedyen.
İşlediği konular bize aykırı olması gibi kendisi de aykırı bir adamdır. Nasıl mı? Şöyle: Efendim en başında inançsızdır yani ateist daha sonra homoseksüeldir daha da sonra  ırkçıdır ama kendisi Yahudi olmasına karşın Yahudi ırkçılığı yapmaktadır büyük ihtimalle bu dindar bir ailenin ateist oğlu olduğu içindir.
Genelde basit, her gün tekrarlanan hayatından kesitler anlatarak bunları topluma uydurarak güldürmeyi başarmıştır. Durum komedisi yapıyor diyebiliriz kendisine. Tüm bunlar bir yana kendisi 30’lu yaşlarda olmasına rağmen henüz yeni reşit olmuş gibi de görünmektedir.
Woody Allen’a benzettiğim tarafı ise hastalık hastası olmasıdır. Yine Woody gibi çekilsiz olan Simon yaptığı ince (ama öyle sağda solda gördüğünüz ‘haa inceyi gördün mü?’ tarzında değil hakikatten ince) esprilerle kendisini sevdirmiştir fakat bizim (yani erkekler) için çok fazla sevmemekte fayda var çünkü adam şey yani şeyy ay bana söyletmeyin lan fena oluyorum!
Şunu da söylemekte fayda var Simon Amstell beyefendisi BBC televizyonun da yaptığı bir programda Britney Spears’ı sorduğu sorularla ağlatmayı başarmıştır.

Evet benim en çok güldüğüm beyefendiler bunlar. Eğer siz ‘Hadi be bunlara gülünür mü asıl şu adam var seninkileri döver!’ diyorsanız aşağıda yorumlar bölümünde bizimle paylaşın! Az paylaşımcı olun be hep bana hep bana olmaz söyleyin bizde gülelim. Umarım sizleri güldürebilecek birkaç kişi tanıtabilmişimdir. Görüşmek üzere…


                                                                                           Sövgülerimle







                             http://www.youtube.com/watch?v=-GfxP28m1DM
                             
                              
Tavsiye kitaplar: Çarın Çizmeleri (Mihail Zoşçenko)
                            Niçe Öldü Bir Hipopatam Olarak Yeniden Doğdu (Thomas Cathcart & Daniel Klein)
                            Tüysüz (Woody Allen)
                            Zübüklüğün Sonu Yok (Aziz Nesin)
                                 http://listelist.com/woody-allen-sinemasi/
                                  
                     

1 yorum:

  1. Cem Yılmaz'ın bu listeye girememesi çok tuhaf ama yine de olmuş bu liste :D

    YanıtlaSil